diyarbakır
 
  googlede ara
  anket
  haberler
  Galeri
  sayısal loto
  videolar
  rüya tabirleri
  canlı tv
  radyo
  türkçe-ingilizce sözlük
  hava durumu
  tvde bugün
  özlü sözler
  oyunlar
  msn arama
  müzikler
  şiir dinle
  iller tanıtımı
  gazeteler
  uydudan yerini gör
  film
  tamindir
  bilgi yarışması
  hesap makinesi
  DİYARBAKIRI TANIYALIM
  => ŞAİRLER VE YAZARLARI
  => SİLVAN
  => HANİ
  => ÇÜNGÜŞ
  => BİSMİL
  => ÇERMİK
  => ÇINAR
  => dicle üniversitesi
  FİZİK KONU ANLATIMI
  DOSTLAR
  grup yorum bir ülkeyi yangın sarar
ÇÜNGÜŞ
Tarihçesi Çüngüş ilçesinde yörenin dağlık olması, verimli topraklarının bulunmaması ve ulaşım zorluğu gibi nedenlerle yerleşim tarihi çok eskilere uzanmamaktadır. Yörede ilk belirli hareket 1040 yılında Türkmen boyları tarafından yapılan akınlarda görülmeye başlanmıştır. Çüngüş 1183 tarihinde Artukluların eline geçmiş ve Hindistan’a giden İpek Yolu güven altına alınmıştır. 1475 yılında ilçede Tekkale, Kömeağaç, Pegler adında üç mahalle kurulduğu ve manastır yapıldığı kayıtlardan anlaşılmaktadır. Çüngüşte devlet otoritesini sağlayan Kapıkıran Mehmet Ali paşa yöreyi Çün-Guş tutarsız olarak nitelemiş ve yöreye bu adın verilmesine sebep olmuştur.Yörede daha çok Ermenilerin yaşadığı bilinmektedir. Ancak Ermeni isyanlarından sonra Ermeniler bölgeden ayrılarak Lübnan tarafına göç etmişlerdir. İlçemiz 1880 tarihinde Elazığ İli Siverek Sancağına bağlı bir bucak yapılmıştır. 1883 tarihli Diyarbakır Salnamesindeki kayıtlardan Çüngüş'ün Ergani-Maden Sancağına bağlı Çermik ilçesinin bir bucağı olduğu anlaşılmaktadır.Daha sonraları Balkan ve Birinci Dünya Savaşları nedeni ile nüfus azalmasından dolayı köy durumuna düşen Çüngüş çevre şartları ve günün getirdiği ihtiyaçlar üzerine 1953 yılında ilçe haline getirilmiştir. Diyarbakır, Malatya, Elazığ ve Adıyaman İllerinin sınır kesişim noktasında bulunan ilçe Diyarbakır'a 117 Km. uzaklıkta olup, köklü bir kültürel geçmişe sahiptir. Çüngüş'ün tarihi Türklerin Anadolu'yu yurt edinmek için başlattıkları akınlarla başlar. Çünkü yörenin dağlık ve engebeli oluşu, ulaşım zorluğu ve verimli toprakların azlığı nedeniyle insanların ilgisini çekmemiş bu nedenle ilçe tarihinin çok eskilere gitmediği görülmektedir. Türkiye tarihi kaynaklarına göre 1040 yıldan itibaren yapılan Türkmen boylarının akınlarından sonra Çüngüş yöresinde hareketlilik görülmüştür. Türkmenler Çüngüş bölgesine zamanla yerleşmiş burada bulunan yerli halkla bütünleşerek yaşamlarını sürdürmüşlerdir. (Süryani, Süryeli Misel Malatya Patriğidir. Anadolu'ya ve bilhassa Malatya, Adıyaman ve bugünkü Fırat havzasına yapılan Türk akınları hakkında yazdığı eserinde geniş yer vermiştir.) Çüngüş 1085 Yılında Diyarbakır bölgesine egemen olan Büyük Selçuklu devletinin etki alanı içine girmiş daha sonra yöre Suriye Selçuklularının topraklarına katılmıştır. Bugünkü Çüngüş yöresi 1183 yılında Güneydoğuda hakimiyet kuran ve ilk Türk beyliklerinden sayılan Artukluların egemenliği altına girmiştir. Çüngüş bu sıradaki konumu nedeniyle ipek yolu üzerinde bulunduğundan gün geçtikçe önemi daha da artmıştır. Hatta Artuklular Çüngüş'ün konumu nedeniyle ipek yolunun önemli bir kısmım güvence altına almışlardır, İpek yolu üzerinde bulunması yöreyi cazip hale getirmiş yapılan İmar faaliyetleri, küçük çaplı imalathaneler sayesinde yöreye canlılık gelmiş nüfus artmıştır. Çüngüş kasabasının Osmanlı Devletinin ilk dönemlerinde Kale, Pekler ve Kömağaç yerleşimlerinin birleştirilmesiyle kurulduğu tarihi kaynaklardan anlaşılmaktadır. Şemsettin Samı, Kamusül Alanı' da Çünguş'ten, Diyarbakır vilayetinin Ergani Madem sancağının Çermik kazasına bağlı bir bucak olarak söz eder. 1518’ de tutulan ilk Osmanlı tahrir defterinde Diyarbakır eyaletinin on iki sancağı kayıtlıdır. Ergani Madem Sancağı da bunlardan biridir. 1596 Yılında yanındaki maiyeti ile birlikte Çüngüş'e gelen Osmanlı Paşası Kapıkıran Mehmet Alı Paşa yörenin kalkınması için büyük çaba sarf etmiş dağınık Çüngüş yerleşmesine son vererek toplu bir şehir gömmüşü kazandırmıştır. Mehmet Alı Paşa yöredeki yerli ermeni ve Türklerle bütünleşmiş yaptığı çalışmalarla yörede içme suyu ve ulaşım şebekesinin temelini atmıştır. Yöredeki birçok yerleşim biriminin isminin Ermenice oluşu Ermenilerin Türklerle uzun süre beraber yaşadıklarını göstermektedir. (Eylos, Ağut, Arguna gibi) Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında nüfusu iyice azaldığı için köy statüsüne indirilen Çüngüş, 1934'te tekrar bucak statüsü kazanmış ve Diyarbakır iline bağlanmıştır. 3 Mart 1953 tarihli Resmi gazetede yayımlanan 6068 Sayılı Kanunla ilçe olmuştur. Coğrafi Yapı Mırgan yaylası ve Avut yaylası hayvancılığa elverişlidir. Çüngüş ilçesi içinde bulunduğu Güneydoğu Anadolu bölgesinin iklim özelliklerini taşımaz. Daha çok Doğu Anadolu iklim özelliklerini taşımaktadır. Yazları serin ve kurak kışları ise sert ve yağışlı geçer. Çüngüş ilçesi Diyarbakır ilinin kuzey batısında 38 derece, 13 dakika doğu boylamı ve 39 derece, 17 dakika kuzey paralel arasmda yer alır. Güneydoğu Toros dağlarının güney eteğinde, Fırat nehrine kansan Çüngüş çayı üzerinde yer alan Hendek vadisinde kurulmuştur. Diyarbakır ilinin dağlık kuzey batı kesiminde yer alan Çüngüş'ün en önemli yüzey şekli kuzey ve orta kesimim boydan boya engebelendiren, güneybatı-Kuzey doğu doğrultulu Maden dağlarıdır. Bu sıra dağın en yüksek noktası Akdağdır. (2230m.) Karaoğlan, Zarga ve püsküllü dağı öteki önemli yükseltilerdir, İlçe toprakları 2. ve 3. derecede deprem kuşakları içinde kalmaktadır. İlçe topraklarının suları, Fırat Irmağının kollarınca toplanır, İlçenin en önemli akarsuyu olan Çüngüş çayı Maden dağlarından doğar ve Fırat'a akar yer, yer meşe ile ardıç ormanları ve çalılıklar doğal bitki örtüsünü oluşturur. Akarsu vadilerinin tabanlarında, ova sayılabilecek küçük düzlüklere rastlanır. İklimi Çüngüş idari yönden Diyarbakır ilinin bir ilçesi olsa da iklim özellikleri yönünden bu ilin veya Güneydoğu Anadolu bölgesinin iklim özelliklerini taşımaz. Daha çok Doğu Anadolu'nun iklim özellikleri etkindir. Yazları serin ve kurak, kışları ise sert ve kar yağışlı geçer. Yıllık yağış miktarı 750-850 mm. Arasında değişmektedir. Karakaya baraj gölünün Fırat kıyısındaki köylerin iklimine etkisi daha çok ılımanlaştırıcı yönde olmuştur. İlçede su sıkıntısının olmaması yeşilliklerin geniş yer kaplamasına neden olmuştur. Son zamanlarda çeşitli nedenlerle ve bilinçsizce ormanların tüketilmesi bazı yerlerde toprak kaymaları ve heyelan olmasına neden olmuştur, İlçenin Güney Doğu kesiminde bulunan Mırgan yaylası meşe ve ardıç ağaçları ile kaplıdır, İlçe genelinde bozkırlar ve çalılıklar tabi bitki örtüsünü oluşturur. Çüngüş Kaymakamlığı Diyarbakır ilinin ilçeleri Merkez | Bismil | Çermik | Çınar | Çüngüş | Dicle | Eğil | Ergani | Hani | Hazro | Kocaköy | Kulp | Lice | Silvan Çüngüş İlçesinin Köyleri Akbaşak Köyü,Çüngüş | Aktaş Köyü,Çüngüş | Albayrak Köyü,Çüngüş | Arpadere Köyü,Çüngüş | Atalar Köyü,Çüngüş | Avut Köyü,Çüngüş | Aydınlı Köyü,Çüngüş | Balcılar Köyü,Çüngüş | Çataldut Köyü,Çüngüş | Çaybaşı Köyü,Çüngüş | Çınarköy Köyü,Çüngüş | Değirmensuyu Köyü,Çüngüş | Deveboynu Köyü,Çüngüş | Elmadere Köyü,Çüngüş | Geçitköy Köyü,Çüngüş | Gökçepelit Köyü,Çüngüş | Güneydere Köyü,Çüngüş | Handere Köyü,Çüngüş | Hindibaba Köyü,Çüngüş | İbikkaya Köyü,Çüngüş | Karakaya Köyü,Çüngüş | Kaynakköy Köyü,Çüngüş | Keleşevleri Köyü,Çüngüş | Koçören Köyü,Çüngüş | Külbastı Köyü,Çüngüş | Malkaya Köyü,Çüngüş | Ormançayı Köyü,Çüngüş | Oyuklu Köyü,Çüngüş | Polatuşağı Köyü,Çüngüş | Sağtepe Köyü,Çüngüş | Seferuşağı Köyü,Çüngüş | Türkmen Köyü,Çüngüş | Üçpınar Köyü,Çüngüş | Yaygınkonak Köyü,Çüngüş | Yazyağmuru Köyü,Çüngüş | Yenice Köyü,Çüngüş | Yeniköy Köyü,Çüngüş |
 
   
GÜNÜN SORUSU  
  Günün birinde bir padişahın kızı evlenecek olmuş. Düğün hazırlıkları sırasında Padişah Vezirini çağırıp kızının çeyizi için altın yaptırmasını istemiş.
Ama 10 tane kuyumcudan 10'ar gramlık 10 adet altın yaptırmasını istemiş.
Bir süre sonra kuyumcular altınları hazırlayarak sarayda toplanmışlar. Fakat habercilerden biri, bir kuyumcunun altınaları 1'er gram eksik hazırladığını Padişaha ispiyonlamış. Bunu duyan Padişah sinirlenerek Vezirini yanına çağırmış.
Vezir bu ne rezalet demiş, bu rezaleti temizlemen için seni bi testten geçirecem demiş.
Vezire bir tane tartı vermiş ve demiş ki sadece 1 kez tartma hakkın var ya hile yapan kuyumcuyu bulursun ya da kelle demiş.
 
İYİMSER OLMAK  
  Hastahanenin bir koğuşunda üç kötürüm bulunuyordu.Bunlardan
koğuşa ilk gelen pencerenin önüne,ikincisi ortaya,üçüncüsü ise kapı
kenarına yatırılmıştı.
Ortadaki hasta iyimser bir adam olduğu için,neşeli konuşmalarıy-
la ötekileri eğlendiriyor ve kederlerini azaltmaya çalışıyordu.
Soğuk bir kış gecesi,pencerenin yanındaki hasta öldü.Onu kaldırdık-
tan sonra ortadaki hastayı pencerenin önüne,kapının yanındakinide
ortaya yatırarak,boşalan yere yeni bir hasta getirdiler.
Pencerenin önüne alınan iyimser hasta,dışarıda gördüklerini anlatmaya
başladı.
Yol kenarındaki parkı,dev çınar ağaçlarını,cıvıldaşan kuşları
işlerine koşan insanları,neşeli çocukları ve karşı dağlardaki çiçek
dolu tarlaları uzun uzun anlatarak,çaresiz durumdaki arkadaşlarını
rahatlatıyordu.Adam kısa bir süre sonra,gelip geçenlere isimler tak-
maya başladı.Öteki hastalar,artık sabah işe gidenlerin,seyyar satıcı-
ların ve akşam vakti yorgun argın eve dönenlerin öykülerini dinleye
dinleye,onları gözleri önünde canlandırıyordu.
Kısa bir süre sonra hastahanenin ruha ağırlık veren havası dağıl-
mış ve türlü geçmek bilmeyen can sıkıcı saatleri tatlı öyküler doldur-
muştu.Bir gün ortadaki hastanın aklına bir fikir geldi.Eğer pencere-
nin önündeki hastaya birşey olursa oraya kendisi geçecek ve onun öy-
külerini dinlemektense,dışarıdaki renkli ve canlı yaşamı kendi göz-
leriyle görecekti.Bu düşünce günlerce kafasına yer etti.Yattığı yer-
den hep bunu düşünüyor ve çareler araştırıyordu.Sonunda onuda buldu
Pencerenin önündeki hastaya bazen kalp krizleri geliyordu.Adam bu
durumda komodinin üzerindeki ilacına güçlükle uzanıyor ve odada hasta
bakıcı olmadığından ilacı kendisi alıyordu.
Bir gece,pencere önündeki hastaya yine bir kriz geldiğinde,ortadaki
hasta büyük bir gayretle doğrularak onun ilacını devirevirdi.Şişe
yere düşmüş ve paramparça olmuştu.Ertesi sabah,pencerenin önündeki
hastayı ölü buldular.Ve onu kaldırdıktan sonra,ortada yatan hastayı
cam kenarına geçirdiler.Adam göreceği manzaranın heyecanıyla dışarıya
baktığında beyninden vurulmuşa döndü.!
Pencerenin bir kaç metre ötesinde,simsiyah bir duvardan başka
hiç birşey yoktu..

 
kuru kemik kaldın daha nereye koşuyon böyle?  
   
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol